31 Temmuz 2011 Pazar

So Ji Sub Haberler III - MBC Show - Infinity Challenge

So Ji Sub'dan sürpriz haberler almaya devam ediyoruz.  Şimdi de yıllardır, daha doğrusu acemi oyuncu olduğu dönemlerden bu yana çıkmadığı reality şovlardan biriyle tekrar karşımıza çıktı. Yanlış hatırlamıyorsam en son çıktığı program dream team'di ve programdaki etkinliklerden dolayı omzundan ciddi bir rahatsızlık geçirip, üstüne bir de  ameliyatla omzuna platin takılmıştı :/


Bugün bahsettiğim program ise MBC kanalında yayınlanan Infinity Challenge... 7 kişilik bir sunucu kadrosu var programın ve yine absürd etkinlikler gırla gidiyor. Programa ait internete düşmüş fotoğrafları bir gördüm zaten koptum o an, Ji Sub'u havuz başında yere yatırmışlar adamlar yaa, yuh dedim :D  Sizin etiniz ne budunuz ne, sıkıysa teker teker gelin :P


Tamam MBC kanalı Ji Sub'un kariyerinde önemli bir yeri olan kanaldır zaten ama cidden kimse beklemiyordu sanırım bu şova katılmasını,en azından benim aklımın ucundan geçmezdi :D


7 sunucu var demiştim, o sunuculardan bir tanesi de Ji Sub'un komedyen kankası Jung Joon Ha(1). Sanırım programa katılmasındaki en önemli faktörde arkadaşının kendi programı olmasından kaynaklanıyor.


30 Temmuz da yayınlanan programın ve altyazılar için linkler ise totallysojisub sitesinde yayınlanmış; direkt indirme linkine ise Kpopweb sitesinden ulaşabilirsiniz :)




Programı ben şuan indirmekle meşgulüm, izledikten sonra ayrıca bir yorum yapacağım, o zamana kadar size iyi eğlenceler :D



EDİT:  İndirmeye üşenenler için youtube görüntülerini paylaşıyorum.  Sulu şaka diye buna derim yalnız, havuza düştüğü yetmiyormuş gibi, mangalda et çevirir gibi jisub'u da buz üstünde ters yüz ettiler, resmen buzda süründürdüler yaa... :D


So JiSub 【無限】 ①







So JiSub ソ・ジソブ 【無限】 ②







27 Temmuz 2011 Çarşamba

İlk senem doldu heyoo :D


Blogspot'ta başlayıp wordpress'de devam eden blog maceram bugun ilk senesini doldurdu en nihayetinde :D



İlk yazımı yazarken açıkçası neye bulaştığımı pek bilmiyordum :D Zaten arkadaşım gizlidenbirdeyis sayesinde açmıştım. Hatta ilk düşündüğüm şey, sırf arkadaşlarıma  yazdığım konular üzerine geyik çevirmekti :D Tamam herkes o yazıları görebilirdi ama "onca blog arasından millet beni nasıl bulsun, arada kaynar giderim" diye de salak bir mantık yürütmüştüm :D :D


Sonra Aslı'nın sayesinde wordpress'e geçtim, admin paneli çok hoşuma gitti görür görmez, azıcık da havalara girmeye başladım tabi, ama hala "beni kimse bulamaz ki" diye düşünerek kendi halimde takılmaya devam ediyordum :D Özetle bloğumun yanındaki "takip ettiklerim" sütunu boştu o zamanlar :D tumblr'ı da yeni keşfetmişim, wordpress'e de birşeyler yazar olmuşum. Derken Mavi geldi bloğuma, hemen gumiho ve gong yoo muhabbeti açıldı. Anam dedim tek kore sever ben değilmişim :D


Mavinin bloğunu incelerken başka blogları da keşfettim, sonrası da geldi zaten :D 1 sene öncesine kadar hiç tanımadığım ama aslında çok fazla ortak noktam olan bu insanlarla bu sayede gerçek hayatta tanışma fırsatı bile yakaladım :D


Kıssadan hisse sadece bir blog! diye başladığım şey, aradan geçen 1 sene sonunda bana çok farklı ve eğlenceli bir dünya beraberinde ise güzel arkadaşlar hediye etti :D İlk senemin şerefine kendimi kutlamak yerine, öncelikle bu blog olayını icat eden kişiye teşekkür edip sonrada burda tanıştım arakadaşlara selam ederim :D


İyiki Varsınız Arkadaşlar :D (Arkadaşlar derken Bkz: takip ettiklerim sütunu :D )

23 Temmuz 2011 Cumartesi

So Ji Sub Haberler II - A Twosome Place by 51K açıldı sonunda :D

Dün 22 Temmuz'du ve So Ji Sub'un ajansı 51K bünyesinde A Twosome Place'in de açılış günüydü aynı zamanda :)

So Ji Sub'un uluslararası fan sitesi olan www.jisubaddicts.com ve www.allkpop.com'da verilen dumanı üstünde habere göre; 51K ajansı bünyesinde açılan A Twosome Place şubesinde, 51K'ya yakışır şekilde her saat başı tam da 51.dakika da etkinlikler olacakmış. Örneğin ben bu satırları yazarken saat 16.51, belki de şuan bedava lezzetli bir içeçek müşterilerine dağıtılıyordur.


Bunun gibi hoş sürprizler sunulacak olan kafeden ilk fotoğraflarda  www.thestar.chosun.com ve www.tvreport.co.kr haber sitelerinde  yayınlandı.


Bakınız o sitelerden bir kaç fotoğraf karesi....

Ji Sub'u önce kalabalık bir hayran kitlesi içinden geçmeye çalışırken görüyoruz :D



Sonra kolları sıvayıp, ilk müşterilerin siparişlerini almaya koyuluyor, yazının sonundaki videoda göreceksiniz, eli ayağı birbirine giriyor azıcık ama halinden de gayet memnun :D







İşte birde canlı canlı açılışı izleyebileceğiniz o video görüntüleri :) İyi seyirler diyerek sizi Ji Sub'la başbaşa bırakıyorum :)







EDİT : korea-fans'da şahane fotoğraflar var bir de ordan bakın isterseniz :)

EDİT 2: Facebook'daki resmi 51kafe grubunda 31 Temmuz'a kadar sürecek olan bir de etkinlik başlamış.


51Kafe'nin Etkinlikler/Events bölümünü düzenli takip eden hayranlar için zaman zaman sürpriz etkinlikler düzenlenecek sanırım, bunlardan ilki de "The Photo Zone" etkinliği, buna göre a twosome place by 51K'ya gidip -ayakta(sebebini bilmiyorum)- olacak şekilde fotoğraflar çektiriyorsunuz ve facebook'tan bu etkinliğe katılıp fotoğrafınızı kişisel yorumunuzla birlikte paylaşıyorsunuz.


Etkinliğe katılanlar için çekilişle hediyeler dağıtılacakmış. Bedava kupon, fincan vb hediyeler var işin ucunda :D


Keşke biri benim yerime kazansa o hediyelerden :P ve adresime postalasa :D Başka bir isteğim mi?  yok hayır! çayımı da kahvemi de kendim alabilirim :P :D


Neyse ben şimdi gidip ezik ezik paylaşılan fotoğraflara bir göz gezdireyim :P


This is the Photo Zone


EDİT 3 : Açılış gününde bir Türk de varmış sanırım, youtube'da açılış gününde çektiği videoyu yayınlamış :) Buradan o arkadaşa bir alkış gelsin :D







EDİT 4: Arirang kanalında yayınlanan haberde nete düşmüş sonunda :) Onu yakından gören hayranlarının yorumu çok hoştu, çok güldüm :D :D


Korean wave star, So Ji-sub(소지섭) [Showbiz Korea]






22 Temmuz 2011 Cuma

Küçük Siren - Modern Çağ Uyarlaması (Şimdi Çıktı! :) )

:D Başlığı görende çok satılan bir kitaptan bahsediyorum sanılır... "Modern Çağ Uyarlaması" demişim bir de... Vay vay çok havalı ama yahu, madem gaza gelip yazdım bir kere, başlıkta bundan nasibini alsın :D


Benden önce bir çok arkadaşımın yazdığı öykü mimi Hikaruivy ile dönüp dolaşıp bana geldi, önce çok tırstım, sonra neden olmasın dedim, sonra gene tırstım, derken geldim bugüne ... 1. Bölümü de hasbel-kader yazdım bir şekilde, Allah klişelerden razı olsun, yoksa nasıl yazardım bilmiyorum, umarım sizde beğenirsiniz :D :D


Küçük Siren Bölüm 1


"Andersen’in Küçük Siren masalını duymuş muydunuz? Sevdiği için ailesini geride bırakan ama beklediği karşılığı göremediği halde, kendini yine onun için feda eden küçük deniz kızının masalından bahsediyorum. Mutlu son ile bitmez bu defa diğer masallar da olduğu gibi, çünkü masalın sonunda ne insan olabilir ne de tekrar bir sirene dönüşebilir, köpüğe dönüşüp gök kızlarının arasına karışan sirene ne olduğunu bir daha da sorgulamaz insanlar çünkü masal oracıkta bitmiştir.


Oysa ki köpük olup yok olan siren bu defa eskisinden daha yalnızdır, ne ailesinin yanına gidebilir ne de sevdiğinin yanına, Küçük Siren sonsuz acının içine hapsolur ve unutulur gider. 


Küçük Siren’i okuyan küçük kızlardan bazıları da büyüdüklerinde onunla aynı sona mahkum olmaktan kurtulamazlar, hatta son zamanlarda sokaklarda küçük siren sendromu yaşan genç kadınların sayısı azımsanmayacak şekilde artmıştır.


Dünyadaki yerlerini yani hayat gayelerini kaybetmiş bu kadınların bazıları, bir süre sonra bu acıya daha fazla dayanamayıp kendilerine kıymakta ve vaktinden önce dünyayı terk ettikleri için öte tarafta kaosa sebep olmaktadırlar. Hikayemiz de bundan sonra başlamaktadır…"


devamı...


http://kucuksiren.wordpress.com/

18 Temmuz 2011 Pazartesi

So Ji Sub - Haberler I

So Ji Sub ile ilgili yeni yeni haberler var arkadaşlar... Aslında meraklıları için yeni değil çoktan öğrenmişlerdir bile ama konu So Ji Sub olunca derleme yazılar yazmayı tercih ediyorum. Sıcağı sıcağına yazmak belki daha heyecanlı oluyor ama bu seferde konu ile ilgili henüz net bir açıklama nette bulamadığınız için, sadece bulduğunuz fotoğrafların altına kendi yorumunuzu yazmak zorunda kalıyorsunuz. Çenem düşük olduğu için böylesini de yaparım ama twitter varken buraya yazmanın bir alemi yok.


Lafı çok uzattım galiba hemen elimde biriken Ji Sub Haberlerine değineyim;)



A Two Some Place by 51K


18 yaşından beri modellik yaptığı için bir çok reklam filmi çevirmişliği vardır Ji Sub'un. Bu açıdan bakarsak reklamını yaptığı ürünlerin satışlarını arttırtığı yeni bir haber değil. 51K Ajansını kurduktan sonra onu ilk defa bir iş adamı gibi görmeye zaten başlamıştık ama son yayınlanan "Two Some Place dessert Cafe" reklamıyla yeni bir iş sahasına daha girdiğinin haberini almış olduk.







Hali hazırda Kore'de 12 şubesi olan A TwoSome Place, gördüğünüz gibi özellikle tatlı menüsüyle iddialı bir mekan. Mekan sahipleri, başlangıçta tanıtım çalışmalarında reklam yüzü olması için So Ji Sub'a teklif götürmüşse de, yapılan toplantılarda So Ji Sub'ın da kendine ait bir şube açma isteği ortaya çıkmış.


22 Temmuz Cuma günü açılışı yapılacak mekanın yeri ve mekanla ilgili fotoğraflar, facebook'taki 51kafe sayfasında gün be gün yayınlanmakta. Aslında eminim jisub'ın resmi sitesi 51k'da daha fazla ayrıntı yayınlanıyordur ama işte koreli olmayınca üye olmak zor. Bende facebooktaki sayfadan gördüklerimi paylaşıyorum :)



Bu cuma Kangnam'da açılacak 51K şubesi için "aa tam da yolumun üzeri cuma günü hiç bir işim yok" diyorsanız işte adresi ;)


EDİT: ADRESS : SEOUL, GANGNAM-GU, SHINSA-DONG 602, CGV NEW BLD 1F, A TWOSOME PLACE by 51K.


EDİT2: Kafenin açılışından sonra JiSub'a ait 51K ajansı da Gangnam-Gu'ya taşınmış (neresiyse artık orası :) )


Ajansın yeni adresi şöyle :


Nonhyun-dong, Gangnam-gu, 259-12
Tel: 02-3443-0051 Fax : 02-3445-0510



Nasıl yeri de çok kolaymış di mi :P Menu de orjinal A Two Some Place tatlıları bulunmakla birlikte(çok bilirim ya o tatlıları hehe :) ) Ji Sub'un kendi özel ürünleri de var.  Hatta bir kaçının fotoğrafı yayınlandı bile :)


Daha çok fotoğraf var ama facebook sayfasından bakarsınız diye tahmin ediyorum :) Gerçi cuma günü büyük açılış var, asıl ozaman bol bol fotoğraf elimie ulaşır. Asıl o zaman tutmayın beni :D Neyse diğer habere geçelim :P



So Ji Sub & Kim Yuna 2011 Kore Turizm Starları Ödülünü Kazandılar!



14 Haziran da Seul Müzesinde gerçekleştirilen etkinlikte, 2010 Kış Olimpiyatlarında artistik patinajda altın madalya alan Koreli Sporcu Kim Yuna ile DMZ bölgesinin yani Kangwondo'nun tekrar turizme kazandırılmasında büyük rolü olan So Ji Sub,  Kore Turizm Yıldızları ödülünü aldılar(1).


Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan etkinlikte ödülün yanısıra bir de herkese çiğ köfte dağıtıldı, görenlerin "Aigoo böyle lezzetli bir şey yemedim" yorumlarına bol bol tanık olunduğu söylense de, hiç inanmayın bu habere derim. Zira sıcaktan kafayı yemiş bulunmaktayım, bunu da bi tarafımdan salladım nıhahhaha :D


Tamam tamam toparlıyorum hemen :D  Ödülün yanı sıra $5000 USD teşfik ödülünü de cebe indirmişler efem , gerçi onlar için çerezdir bu para ama halkın vergisiyle toplandığını düşünürsek burun kıvırmamışlardır diye düşünüyorum ;)



Bu arada Ji Sub'un bilekliğine koptum, ne öyle kız gibi incileri dizmiş, inci mi boncuk mu neyse artık :D Orta parmağa yüzük takması zaten klasik bir davranışı, yani inşallah öyledir :D



Ödülün teslim edilmesini beklerken çekilmiş bir kare :D Çok güldüm amcaya ya, bir de cepten çekiyor şip şak :D :D :D Darısı benim başıma diyeyim ne diim ;)







Şimdilik benden bu kadar, şu sıra iki arada bir derede yazıyorum yazıları, idare edin artık ;) Anyonggg

17 Temmuz 2011 Pazar

Beauty & the Briefcase 2010


Matt Dallas özlemim tuttu diye gidip internetten bir filmini buldum geçenlerde,  ABC family kanalında yayınlanan Kyle XY dizisiyle tanımıştım kendisini, normal hayatta çok şık giyinen ve hafiften çekik gözlü bu şirin oğlanı çok sevmiştim ama dizi bir anda bittikten (2010 öncesi ekonomik kriz sağolsun!) sonra ise hiç ne yapmış ne etmiş diye bakmamıştım.



Bu filmde kendisi Hilary Duff'a eşlik eden diğer oyunculardan biri, Matt Dallas diye izlemeye başladım ama Hilary Duff'ın oynadığı Lane karakterine daha bir takılı kaldım izlerken :D


Kızımız deli gibi moda meraklısı, Cosmo Dergisi onun kanı canı neredeyse! Ciddiyim bak! İnanmazsanız odasında şöyle bir köşe bile var :D



En büyük hayali Cosmo'da yazabilmek :) Öncelikle bizim gibi kendi bloğunu kurar :D Blog demişken Lane’nin dizüstü bilgisayarında gördüğüm etikete bayıldım.




[caption id="attachment_1003" align="aligncenter" width="624" caption="I AM A WRITER"][/caption]

Bloğu sayesinde daha çok insanın ve de bazı yerel moda dergilerinin dikkatini çeker. Bir yazısı o dergilerden birinde yayınlanır. Bu noktada tıpkı Sex and City'de olduğu gibi karakterimizin dergi satılan bir büfeye gidip, kendi yazısının yayınlandığı dergiyi satın alırken görüyoruz.



Yazısını bir dergide basılmış olarak ilk defa görürken, biz de onunla birlikte Amerikan Rüyası moduna azcık da olsa giriyoruz ama azcık tabi :D Hee yok “benim bünyem çok zayıf hemen kapılırım” diyorsanız. Filmi orada izlemeyi bırakın lütfen, o kadar kore dizisi izlemiş, hafiften Koreli olmaya evrilmişken, evriminiz yarıda kalmasın şu film yüzünden ;)


Hımm nerde kalmıştık heh! Eline dergiyi aldığında içi bir tuhaf olur Lane’nin, artık yavaş yavaş hayaline daha bir yaklaşmıştır. Lane’nin bir diğer hayali ise, hayallerindeki erkeği bulmaktır. Ama o iş biraz yaş! Hanımefendi bir liste hazırlamış, aradığı adam listedeki bu maddelere tek tek uysun istiyordur. Her gün sokaklarda gördüğü erkekler bu listedeki koşulları sağlayamamaktadır.


Derken fotoğrafçı olan en yakın arkadaşı, ona Cosmo Dergisi Editörlerinden biriyle bir iş görüşmesi ayarlar. Arkadaşı da çok matraktır bu arada, Lane’den matrak olmasın :D



İşte o arkadaşı vasıtasıyla gittiği iş görüşmesinde Lane’imiz editörün dikkatini yeterince çekemez, editör onu ufaktan çıkış kapısına yönlendirirken, Lane’in ağzından şu cümle dökülüverir.


“Sanırım şimdi eve koşturacağım ve hayali


erkek arkadaşımın yanına kıvrılacağım.”


Editörü de bu yorumuyla kalbinden vurur, işte hayalindeki erkeği bulamamış bir kadın daha! Sohbet koyulaşır, ikisi de şu şekilde düşünüyordur;


O erkekler kesinlikle dışarıda bir yerde ama sokakta yada bar da filan değil :D :D Hepsi çalışıyor ve iş güç sahibi oldukları için de haliyle ofisten dışarı adım atamıyorlar. Biz de onlarla hiç karşılaşamıyoruz! :D :D


Ben bu sahnelerde yerlerdeydim çünkü tam da “Ne salak kadınlar ağaçtan elma toplar gibi aradığınız insanı yolda izde mi bulacaksınız. Herkes sizin gibi tembel teneke mi, milletin işi gücü var, herkes eşini kendi çevresinden seçiyor, sizin gibi bar yada restoran da değil” demek üzereydim :D Senariste buradan bir alkış ;)


Lane’in yazacağı haber de tam da bununla ilgili olacaktır, öncelikle gidip plaza benzeri ofis hayatı olan bir iş bulup sonra da listesindeki maddelere uygun hayalindeki erkeği araması gerekmektedir. Bu fikir ortaya atıldıktan sonra Lane’nin başına gelenler çok eğlenceliydi, türlü dalaverelerle girdiği işin ilk günü ofiste kabak gibi sırıtır bizim ikoncan. Çünküüüüü ofisteki manzara şudur! tabi Lane’nin gözünden :D :D



Aman Tanrım! Çok fazla erkek var! Birini nasıl seçeceğim?


Kravatlı erkekler, kravatsız erkekler, omuzlarından arkaya sarkık kravatlı erkekler, uzun erkekler, kısa erkekler, gözlüklü erkekler, gözlüksüz erkekler, ayakta erkekler, oturan, yürüyen, koşan , kör erkekler, kaslı erkekler, harika erkekler, 2'li, 3'lü...4'lü de var mı? o_O


Kimin umurunda? O kadar çok takım elbiseli erkek var ki!


Cosmo beni işe aldı. Gizli kimliklere bürünüp takım elbiseli seksi erkeklerle çıkabileceğin dünyanın en büyük dergisi! Bundan daha iyisi olabilir mi?


Filmin bundan sonrasını siz izleyesiniz diye anlatmıyorum tabiî ki :D Ama çok eğlenceli bir filmdi onu söyleyebilirm. Lane’nin filmin sonunda aklını başına toplaması da güzeldi :D


İzlemek isterseniz filme şu adresten , altyazıya ise burdan ulaşabilirsiniz…

14 Temmuz 2011 Perşembe

Banner'ımı gördünüz mü ha gördünüz mü? :D

Keyfim fena halde yerinde :D Sevgili Mydestiny bana banner hazırlamış :D İlk şahsi banner'im, hemide so ji sub'lu :D :D :D



Benim kullandığım temanın banner ölçüleri çok ufak ama nasılda şirin durmuş di mi :D Mydestiny'e sevgiler saygılar burdan :D Elleri dert görmesin :D


 

Google Tesadüfleri Sever...

Şu ana kadar elimi atmadığım mim'lerden biri de istatistik mimi, üstelik en eğlenceli olanı aynı zamanda. İlk olarak My Destiny kendisine gelen istatistiklerde "bir acaiplik var" deyip, konuyu yakından incelemiş :D Ardından Kore Delisi "seni mim ilan ediyorum" diyerekten bu konunun diğer blogger arkadaşlar arasında da yayılmasına ön ayak olmuş :D


Şu ana kadar bir çok arkadaş kendisine gelen bu agudik bu gidik (yazarken çok tuhaf geliyor bu ya! ) istatistik sonuçlarını değerlendi, hatta Hikaruivy bu olayı periyodik aralarla yapmaya başladı bile :D


Onlardan heveslenip ben de kendi istatistiklerimi sizin için derledim :D İşte başlıyorum :D



So Ji Sub'u merak edenler...


so ji sub elleri : So Ji Sub'u elde etmek için parça toplayanlar


so ji sup dini : yok kardeşim ama müslüman olmak isteyeceğini de sanmıyorum, yani aklındaki o ji sub'la evlilik hayalini ve de bunu ailene kabul ettirmek için yaptırdığın sünnet törenini iptal et güzel kardeşim, hadi naş :D (gerçekler acıdır, kaktüs ise  kıskançtır :/ :P )


so ji sub un babası evini niye terk etmiş: Dini sebepler nedeniyle evden ayrılmış, neden belli bir dine mensup olmadığını şimdi anladık sanırım.


so ji sub eşi: Yok


so ji sub evli mi: Eşi olmadığına göre, bekar oluyor sanırsam :D


So, ji-sub sevgilisi: ohoo ufaktan ufaktan ji sub'a hamleler yaptığını görüyorum sayın "googleit"çi :/ :D


so ji sub kiminle: Niye sordunuz efem, boş buldunuz tabi takibe başladınız hemen :)


so ji sub un evi/ So Ji Sub nerede oturuyor: Bak işte bu olmadı, tamam BOf'dan ayrıldıktan sonra ajansın verdiği evden de ayrılıp çok lüks bir semt de kendisi kadar ünlü bir arkadaşıyla aynı siteye taşındı ama ne o arkadaşını söylerim burdan, ne de ev adresini :P çatla patla hıhhhh :P :P


so ji sub un ev yaşamı: hehhh sonra da neden ev adresini söylemiyorsun diyorsun, yav iyicene sapık çıktınız kardeşim, sana ne ev yaşamından Ji Sub'un, kızıyorum bak :/ yok yav ne kızması, bi tarafımla fena halde gülüyorum şu durumuna :D :D


seksi so ji sub : wtf!  hkhgoubnhufıotr!!!! jhdkgdep! gelirsem orayaa!



So Ji Sub hakkında daha yeni yeni bir şeyler öğrenmeye çalışanlar...


So ji sup oyunları:  Vayy vayy burda çok ince araştırmalar yapan bir ji sub'cu görüyorum. Hadi sana kıyak geçiyorum. Al sana online oyununun tanıtım adresi


ı am sory ı love you dany : Maggy is that you! :D  (Misa'da Mu Hyuk'un takma adı Dan(n)y'di )


love of thousands years kore dizi lee da hai: yok canım Lee Da Hae'nin dizisi değil o, Ji Sub'un yanındaki bayan oyuncu Sung Yu Ri'ydi. Ama çok yaklaştın :D


law of ten thousand years filmi izle: "law firm" ile "love of thousand years" dizisini çorba eden güzel bir arama :D 10/10 puan veriyorum :) yalnız film değil bunlar dizi :D


so ji sub okulun lideri diğer okulun lideriyle kavga eder: Yok öyle bir dizi, biyan :) animelerde böyle şeylere çok rastlanır ama!


so ji sub lee youn hee oynadigi filimler: fil-i-mler! :D tamam görmezden geliyorum bu hatayı, klavye tutukluk yapmıştır bana da çok oluyor :) Cevap veriyorum... U-Turn adlı 4 bölümlük reklam filmi!


so ji sub un ağladığı zaman: Her zaman! ilk dizileri hariç bütün dizilerde ağladığına şahit olabilirsin, nasıl ki Lost'ta Jack ilk bölüme ağlayarak başladı ve finali de ağlayarak verdi, Ji Sub'umda öyle zaar :( :)


so ji sub kaktüs çiçeği filmi fragmanı: ay çok güldüm buna :D so ji sub kaktüs cicegi diye arayn çoktu da bunu filmle karıştıranını ilk defa görüyorum. Güzel kardeşim Kaktüs Çiçeği 69 yapımı bir Amerikan filmidir, Ji Sub'un 77 doğumlu olduğunu düşünürsek o iş yaş, sen kendini 69 kadrosuna göre hazırlayıp filmi izlesen iyi edersin. Ha gerçi Broadway oyunundan uyarlama olduğu için belki memleketinde oynamıştır dicem ama Ji Sub'un tiyatro geçmişi de yok... :D Ama belki bir gün güzel bir film çeviririm ben onla :P



Hakiki kaktüs çiçeği meraklıları...


nİkah İÇİn canli kaptÜs : KaPtüs! derken :)


kaktüs çiçek açar mı/ her kaktüs çiçek açar mı/yenilebilen kaktüs cicegi: konuyu uzmanına danışınız lütfen :)


kaktüs üzerine yazılabilecek notlar: Aklıma gelen ilk romantik not şöyle "ha böyle tiken tikensin, bi bak kendine gözünü seviim" . Oldu mu? Oldu bence :D


kaktüs güzel çiçek açıyor demekki hiç birşey tamamen kötü değil: Benim notu beğenmediysen bunu yazabilirsin bak :D


kaktüs çiçeği olsaydım: hiç tavsiye etmem, çok şansızımdır çekilir gibi değil yani :)


kaktüs çiçeği kırılırsa ne yapmak lazım: Kolay kolay kırılmam, ama hayat zor valla kırılıyorsun bir yerde, yapacak bir şey yok :P


Kaktüs kafa üstü düserse ölür mü?:  Çok sert düşmezsek ikimizde başarabiliriz diye düşünüyorum :D


kaktüs çiçeği 1 günlük müdür: ayy ne güzel olurdu, aa bir de 23 Nisan'da 1 günlük Başbakan olmak isterdim :D


KENDİME EDİT: bir günlük müdür? sorusunu yanlış anlamışım kendimi müdür sandım bir an :D meğersem ömrü 1 gün-müdür? demek istemiş :D Bugün hava çok sıcaktı, bu hatamı ona bağlıyorum heheheh :D :D



Kafası iyi olanlar...


hayat; sanki bir tren yolculuğu… her istasyon ayrı bir yaş… her yaş, yaşamla ağır bir savaş…: Baba sen ne yedin ne içtin de böyle oldun :)


hayat çaba çiçeğinin dalları gibi: ilk defa duyuyorum ama sen öyle diyorsan...


her şey aydınlandı: kısmet işte! bir gün beni de aydınlatırsın inşallah :D


romantik sabirli delikanli sevimli düzenli inancli güler yüzlü sarki sözü rock: yok ablam be taze bitti :D  ama elimde " kalas, 7 aylık, ağır abi, bet suratlı, pinpirikli, şiirler okuyan arabesk" var ister misin?


ben ne açılar cektim mafyayla mücadele etim sarkışı: SarkıŞı!:D :D :D Ah ömrümün sarkışı bu yahuu :D De get bir soğuk duş al kendine gel, kalan beyin hücrelerin kurtulsun bari :P


yeni süsler film izlerken bize aşk görüyorum ki zaman yaşlanıyor mu : ????? yeni süsler!.. hem de film izlerken!... aşkı da bulmuşsun!... ama zaman yaşlanıyor diyorsun.... hımmm ilaçların dozu az geldi zaar, biraz dozunu arttıralım olur mu!


kiz pesinde kosan vampir filmleri : Hepsi :D Gerçi devir değişti, kızlar vampirlerin peşinden koşuyor şimdi :D


iki sevgili yolda giderken oğlan çiçekçi görür çiçeği alırken kız bayılır klibi: Kore klibiyse eğer kız kesin gidici, hatta oğlanında hiç şansı yok, o da gidici :D


kankasına ona layık olmadığını düşündüğü için sevgilisini elinden alan adam videosu:  kafam karıştı ya benim, kız mı kankaya uygun biri değil ondan mı kankanı soğutuyorsun kızdan yoksa gönlün kızda mı? o yüzden kankanı beğenmeyip 2. esas oğlanlığa soyunuyorsun!!! :D


içine ata ata gülmelerin: ah o gülüşün yok mu senin... :P ben de ayak uydurayım dedim :D


27 yas ıcın bısıklet: aa yapmışlar mı? her yaşa göre bisiklet var demekki, bildiğin zihni sinir proje yahu bu, ne gerek var, kendine git bir dağ bisikleti al, tam oturur selesi korkma :P :D


yandan oppam yandan: Sen gerçek misin demek istiyorum ama biraz düşününce de hak vermiyor değilim. Baknız Rain Klibi, 3.dakikadan sonra kopuyor Oppanız :D







sevgi bitmez nezaman biter bir ugrasiyor: olay şu, sevgilisinden sıkılmış beyefendi,  kız ayrılsın diye bekliyor ama olmuyor, en iyisi ben soğutayım kendimden diyor! pis şey, ne olacak! :P :)


***


كحل العيون


"Eyeliner Eye" demek hiç bu kadar güzel olmamıştı.. ne la bu! beni nasıl buldun kardeşim :D


Edit: Arapça "Eyeliner Eye" yazarak bana ulaşan arkadaşı yine de tebrik ediyorum ;)


***


oppa ne demek: Kore'de kızlar kendilerinden yaşça büyük erkeklere abi anlamına gelen oppa ile seslenirler, abi demek için illa kan bağı olmasına gerek yok, sevgili olarak gördüklerine bile oppa diyorlar bir yerde.  Ben yaboo demeyi daha çok seviyorum o ayrı :D onu da başka bir google aramasında açıklarım :P


korelilerin burnu neden kanar: İşte bu arkadaşı tebrik etmek istiyorum, çok derin mevzuya parmak bastın güzel kardeşim ama ben de bilmiyorum. Gerçi dizilerde gördüklerimden yola çıkarak -çok bilimselimdir çok- burunları şu sebeple kanar diyebilirim.


- kesin ölecektir!


- güzel bir kız görmüştür! :D Bir de beyaz tenliyse kesin gene ölür :D


- geberene kadar ders çalışmıştır.


- geberene kadar 7/24 olacak şekilde 3-4 işte birden çalışıyordur.


bu bilimsel açıklamalarımdan sonra yeni konuya geçiyorum :D :D



Ünlülerden Haberler...


coffee house hiç güzel değildi : Hadi ordan çok komikti! :D


turkiyede bruno mars biliyorlar mi: Şahsen ben biliyorum kardeş :D


James Hetfield öldü mü? Bu soruyu soran arkadaşı kendi ellerimle öldürmek istiyorum, resmen uçuk çıktı bir tarafımda töbe töbe ! Ödüm koptu bee! Yok kardeşim maşşallah yaşıyor, eşi ve çocuklarıyla tatildedir herhalde şuan :S


Eveeet şimdilik istatistikler buraya kadar, sıra geldi bloğuma en çok ziyaretçi gönderen 5 blogger çinguyu açıklamaya geldi :D Mydestiny, Secret,Winpohu ,Hikaruivy, Kore Delisi .


Bu yazıyı yazarken acaip eğlendim, okurken sizinde canınız çekerse, sizde mutlaka kendi miminizi yazın. Hiç başkasının size mimi paslamasını beklemeyin, şahsen ben öyle yaptım da eheheh :P :D

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Trueblood... tek geçerim

Trueblood'ım canım benim, kore dizilerinden kafamı kaldırıp baktığım yegane yabancı dizi sensin. An itibariyle 4.sezon 3.bölümü de izlemiş bulunmaktayım. Eric'in hafızasını yitirdiğini düşünürsek çok acıklı bir bölüm bekledim senden ama çok ters köşe yaparak, gülmekten öldürdün beni.


Takipçinim her daim diyerek, günün anlam ve önemini belirten sahnelerle yazımı sonlandırmak istiyorum :)







Sookie: I am not your fuckin’ dinner!

Eric: What’d you do that for? You broke my nose.

Sookie: Oh, please. It’ll heal in five minutes. You’re a vampire.

Eric: I know I’m a vampire, Snookie!

Sookie: It’s Sookie!!!!



Eric : This really is my house.

Sookie : Yeah, but not for long.

Eric : And you live here? In my house?

Sookie : Yes.

Eric : Are you mine?

Sookie : No.

Eric : Do you belong to another vampire?

Sookie : No.

Eric : Would you like to be mine?

Sookie : Um, not really, but, thank you for askin’ !!! :D :D :D




Sookie: You just killed my Faerie-Godmother!!!!

Eric: Sorry!!!



7 Temmuz 2011 Perşembe

İncir Reçeli... Başkalarının hikayelerini bilmek ister miydiniz?

Bir derdi var bu filmin!


Dinlemek ister miydiniz?



Başkalarının hikayelerini bilmek ister miydiniz?


Çay bahçesinde yada bir otobüs durağında görüp imrendiğiniz sevimli bir çiftin hikayesini mesela...


Dışarıdan deli gibi eğleniyor gözüküp de içlerinde nasılda başka bir öykü barındırdığını keşfetseydiniz ne değişirdi sizin için?


Normalde  çok bir şey değişmez, belki biraz dedikodusu yapılır, biraz da bol keseden ahkam kesilir, öyle değil mi?


Ama lütfen bu filmi izleyecekseniz bu alışkanlık yada önyargınızdan sıyrılıp öyle izleyin. Bu defa başkalarını tanımanın sorumluluğunu alıp onları anlamayı seçin olur mu?




Filmin derdi başından aşkın ama öylece bırakmıyor, gitmeden bir şarkıyla uğurluyor sizi...









Benim bu derdim ;
Ne yağan yağmurda ,
Ne yalancı sonbaharda ,
Ne bomboş sokaklarda...


Kırılmış her yanım.
Kaybolur zaman saçlarında ,
Gözlerim sokaklarda ,
Sebebi isyan aşkım...


İçim yanar, içim kanar da
İsyan !..
Geriye bir avuç yalan...
Beni bu derde sen attın da , gittin ya kafam hep duman...

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Doğum Günü Sürprizim :D

Geçen hafta doğum günümü kutladım, 28 olmuşum ne güzel! :P Bir de yakın arkadaşlarım  Aslı, Elif ve Selin'den şahane bir hediye aldım. Normalde doğum günlerine, hediye kapısı gözüyle bakmam.


Malum yaş ilerleyince, insan yalnıca bir telefon açılsın iki lak lak edilsin istiyor. En azından ben öyle şaşalı şeyleri sevmediğim için, iki lafın belini kırmaktan yanayım sadece :D


Ama bu sene aldığım doğum günü hediyesi çok güzeldi, işte bunu yadsıyamam.



Bakınız doğum günü hediyem(aşağıdaki ilk foto), elimden hiç düşmüyor, evde sürekli elimde hediyem ile geziyorum. Akşam başucumda duruyor bazen hahah :D



Ortada duran Termos Bardak'ı görüyor musunuz ? Bu bardağın en önemli özelliği üreticilerine göre yalıtım özelliği olabilir ama bence en önemli özelliği istediğiniz temayı bardağın üzerine yerleştirebilmeniz :D


Sevgili arkadaşlarım, So Ji Sub'u dilimden düşürmediğimi bildikleri için bir de elimden düşürmeyeyim istemişler sanırım :D :D :D Böylesine güzel bir hediye hazırlamışlar :) Selin Elif Aslııı Kamsahamnidaaa :D



Bütün gün elimde bu bardak ile dolaşıyorum hhahaha :D


Aslı'cım bir de bana yedek temalar hazırlamış, bardağın altında gördüğünüz temalar da o yedekler işte :) Hatta işi sağlama bağlayıp bana   jpeg formatında da verdi.







Renkli olanları çok göz alıcı olsa da siyah-beyaz temanın cazibesi So Ji Sub'un şahin bakışlarıyla şahane bir uyum gösteriyor. O yüzden şimdilik siyah beyaz temayı kullanıyorum.


Nasıl siz de beğendiniz mi ? Darısı sizin başınıza :D :D :D


:D Bana bu güzel sürprizi hazırlayan arkadaşlarıma buradan tekrar  teşekkür ederim. İyiki varsınız :D


5 Temmuz 2011 Salı

Blogger Tayfasıyla Buluşma


Onların dördüncü Aslı ve benim ise ilk buluşmamızdı.  Cumartesi akşamından erken yattım sayılır(1'de ) ama heyecandan uyuyamadım :D Yüzümde bir gülümse bir o yana bir bu yana dönüp durdum sabaha kadar  :D


Ertesi gün bayrama hazırlanır gibi cicilerimi giyip çıktım evden ki normalde  mühendislik eğitimi almış biri olarak haliyle salaşımdır, Aslı bilir :) Neyse efendim, önce anadolu yakasında oturanlar olarak Aslı, Lafea, Arwen ve ben Üsküdar'da buluştuk. Lafea ve Arwen accık geç kalınca biz önden Kabataş'a gittik Aslı ile :D :D :D ( Aslında Üsküdar'da tam zamanında buluşsaydık, Aslı'nın bana çok önceden hediye ettiği "I love Yoo" tshirtüyle karşılayacaktım ama onun yerine buluştuğumuz mekanda forma gibi üzerime tutarak gösterdim. Nefetiti çok heveslendi ammaaa kaptırmadım formamı :D :D )


Kahve Dünyası'na girdik, Aslı dedi "Nasıl bulacağız onları?" :) Ben Lee'yi gördüm köşedeki masada, "tamam burası" dedim, buluşma yazılarındaki buğulu fotolara rağmen tanıdım Lee'yi - aferin bana - :D Bizden sonra Lafea ve Arwen geldi, çok biliyormuşum gibi Lafea'ya Arwensin di mi diye sarıldım, tabi hemen tanıttılar kendilerini :D Arwen'in geçmiş doğum gününü yine kutladık.



Yeri gelmişken söyleyeyim, Aslı ve Lafea'nın ojeleri çok güzeldi, Aslı'nın elleri hemen foto şipşak yapıldı ama Lafea'nınkini ne diye çekmedik bilmiyorum, çok güzel bir mordu, bayılıyorum öyle renklere, içim açılıyor. Ama benim toynaklara gelmiyor öyle kibar şeyler, imrenerek izledim sade :D



Şipşak dedik Nefertiti/minikprof'umuz elinde makinayla o anları ölümsüzleştirmesini bildi. Ama çok hareketliydik çoğumuz, haliyle hiç bir efekte gerek kalmadan çoğu fotomuz buğulu çıktı :D Ama çok güzel fotolarımız da var o ayrı ;)


Winpohu'yu görünce hemen winpohuşiii dedim, ilk an heyecandan gene bişi diyemedim ama bir ara Kadim'in evliliği nasıl gidiyor diyebildim :D Buluşmanın sonuna doğru zaten gündemimiz belliydi, hayal'i olan bi iş istiyorummm :D ah ah kader ortağım winpohu-şii :)


Masalevi ve kardeşi de bizimleydi, Lee sürekli Masalevi'nin kardeşine takıldı durdu :) Lee ile aynı hızda konuşmamız da beni ayrıcana bir sevindirdi ama sürekli yanıltıcı soru ve cevaplarıyla beni sıkça tuzağa düşürdü :D Bir dahakine düşmicem tuzaklarına Lee-şi, osss! :D Bu arada müzik bilgim çok zayıf olduğu için Lee'yi sürekli başımı sallayarak dinledim, bir ara SS501'deki Kim Kyu Jong'dan bahsedeyim dedim. Tarif etmem şöyle oldu; müzik grubu var, burnunda estetik var ve kardeşi de müzisyen? Lee'nin cevap hazır "Öylesinden çok var" :D :D Bir ara mp3'de dinletti Aslı ile bana :) Benim çorbamsı tariflerim bu sırada da devam etti :)


KorEsintisi/Nilü'de pazartesi gün ki 7 kredilik sınavına rağmen elinde laptopuyla geldi, onun sayesinde dizi-film alışverişi gırla gitti :D Nefertiti-Winpohu ile bu emeğine karşılık bir de fal baktık O'na :D


Bir de Nefertiti ile Lee ramen yemek istediler ama "Seoul'a gidersek gecikiriz kahve dünyasında oturalım" dedik. Buna rağmen Beşiktaş'a gittik sonrasında :D Ne Lee ne de Nefertiti ramen yiyemediler ama sözümüz olsun :)


Aslı'yla bizim için çok güzel bir gündü, Aslı öğrencilerinin kep töreni nedeniyle aramızdan erken ayrıldı. Nilü'nün zaten sınavı vardı, yine de sağolsun geldi toplantıya onunla da tanışmış olduk :D


Onlar kalktıktan sonra Beşiktaş'a gittik yürüyerek, yolda aramıza Oppamania'da katıldı.  Beşiktaş'a gittiğimizde bir de orada lafladık :) Yalnız tüm bu maceramızda, kalabalık olduğumuz için ve oturduğumuz masalar hep dikdörtgen şeklinde yada uzunlamasına dizildiği için, masaların ucundakiler zar zor birbirini duydu :) Sürekli yer değiştirerek bu soruna çözüm bulduk. Masalevi ile bir türlü buluşamadık gerçi heheh :D Hep aynı anda yer değiştiriyorduk, bir ara o benim koltuğumda ben onunkindeydim ama gene iki uçtaydık :D  Bir dahakine yuvarlak masa bulalım arkadaşlar ama böyle olmayacak :D :D


Herkesi aynı anda görmenin şaşkınlığıyla birden bitiverdi buluşma, gene buluşacağız elbet :) O zamana kendiniz iyi bakın, bu yazıyı okuyup aramıza katılmak isteyen olursa, hiç çekinmesinler :) Buluşmalara yalnızca bloggerlar değil, drama sever herkesi bekliyoruz :)

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Macera, Hayat, Rüya, 7 Kıta Koca Bir Dünya (via diabolo violette)

Sevgili Diabolo Violette'nin yazısını sizinle paylaşmak istiyorum, sanki telepati kurmuşcasına içimden geçenleri yazıya dökmüş :) Siz de gündelik işlerinizden bir - iki dakika uzaklaşın ve bu minik yazıyı okuyun ;)
Sevgi'lerimle...
Puslu Kıtalar Atlası'ndan bir minik paragraf mütemadiyen döner durur kafamda. Okuduğum anda etkilendiğim, kendimle örtüştürdüğüm, bir şekilde yolundan, izinden gitmeye çalıştığım, öyle fark ettiğim, gönülden inandığım bir cümle, inanç, yaşam biçimi.. Bir sürü düşüncenin birleşimi. Üzerine çok düşünmüşümdür, düşünüyorum hâlâ. Uzun İhsan Efendi şöyle der oğluna: "Ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü … Read More

via diabolo violette

Mim Treni Kalkıyoor :)

Yeni bir mim daha geldi çaldı kapımı, zaten ben de hevesle bekliyordum, çoktan kafamda hangi soruya nasıl cevap vereceğim belliydi. Geriye bir tek bana paslanması kalmıştı :D Derken  beklediğim o mim koredelisi tarafından sonunda bana paslandı :D :D


Önceki mimlerde olduğu gibi sorulan sorulara samimiyetle cevap veriyoruz, bir de ilave olarak mimin sonuna kendi sorumuzu ekliyoruz. Herkes cevapladıktan sonra, mimi yaratan arkadaş yani hayalmiyim o soruları tekrar cevaplayacak nıhaha :) dokgojinsmile :)


Başlıyoruz...


Takıntınız var mı? Varsa anlatıverin lütfen;)


Hay hay analatayım hemen ;)


Daha önce konusu geçmişti ama gene bahsetmeliyim :) Kirli ellerle katı el sabununa el süremem ben o_O Önce sıvı sabunla elimin kabasını almam lazım, sonrasında mis gibi kalıp sabunla el yıkama şerefini kendime bahşederim :) Olurda etrafta sıvı sabun yoksa kalıp sabunu bol bol sudan geçirip öyle bırakırım yerine, tabi bu benim şahsi sabunum için geçerli. Beslenme Kolu Başkan’ının bana verdiği yetkiyle yakın arkadaş yada akrabalarımın sabunlarını ise kullanmadan önce ve sonra itinayla bol sudan geçirip öyle bırakırım yerine :D ( Bknz 1: Deli olduğumu nerde yazıyor? Bknz 2: Ellerim çok kuruyor hacı, neden ki? ) İşin ilginci ben çevre mühendisiyim diğer bir değişle bok mühendisi :D Öyle kir, bakteri, mikrop vesaireden korkmam iğrenmem ama böyle bir sistem geliştirmişim kendi kendime nasılsa :)


Evde yangın çıksa kurtarılacaklar listenizin ilk 3 sırasında hangi eşyalarınız var?


Canımın derdine düştükten sonra mı önce mi? :D Kimseye bir şey olmayacağını anladığım anda cep telefonu, harici disk ve masaüstü bilgisayarımı kurtaramayacağım için külüstür dizüstümü kapıp yanıma alırım sanırım :D


Pizzanızı neli seversiniz?


Kıyma, pastırma, ton balık olmadığı sürece her türlüsünü severim :D

En çok hangi tür filmleri seversiniz?


Eskiden korku ve gerilime bayılırdım şimdi yüzüne bakmıyorum hiç birinin. Romantik Komediciyim ben :D Bir film beni güldürmüyorsa, o zaman  düşündürmeli, özellikle de yaşama dair ince mesajlar bulunduran filmleri çok severim. Ferzan Özpetek’in Kutsal Yürek’i en çok güldüğüm değil ama en çok duygulandığım filmlerden biridir.




[caption id="attachment_902" align="aligncenter" width="300" caption="Kutsal Yürek "Tüketim stratejisi dünyayı bütün olarak görmeli!""][/caption]

En sevdiğiniz çizgifilm kahramanı hangisi?


Ay bu da sorumu :D Ganbare Genki tabiî ki, ilk çizgi aşkımdır kendisi :D



Kyle XY dizisini izlerken az mı Matt Dallas’ın oynadığı "Live Action Ganbare Genki"nin hayalini kurmuşumdur ah ah :D :P İnşallah bir gün bu hayalim de gerçek olur.



Lakabınız var mı? Varsa bunu da söyleyiverin lütfen


Ablam gibi sevdiğim kuzenim bana sincabım der, ucundan accık dişleğimdir de :D :D :D Sincap familyasından kendime örnek aldığım karakter ise Scrat'tır.



İdeolümsün Scrat, sen ki cennette Fındıkkıran Balesi yapmış, yeri gelmiş çığır açmış chipmunksın, nan tangşine pen-ieyo :D


Yapmayı çok istediğiniz, hep hayal ettiğiniz bir şey var mı?


Gönlümce yaşamak #istiyorum. Çok mu şey #istiyorum :) Bir önceki Pazar twitter’da yaptık da böyle bir etkinlik, hala onun etkisindeyim sanırım :D Çingularla dünya turu ve hayali olan bir meslek de karar kılmıştık en son. Daha ne olsun, Tanrım inşallah hayali olan bir meslek daha doğrusu iş bulurum, mesleğimden memnunum da gerisi gelmiyor bir türlü :D Mümkünse ben hayal ettiklerimi gerçekleştirirken sevdiklerim de hayallarine kavuşsun, hep birlikte mutlu olalım, ben mutluyken başkası iç geçiriyorsa olmaz!


 


Zaman makinanız olsa ve tek bir zamana/mekâna gidip gelme seçeneği verilse hangi zamanı seçerdiniz?


Mu kıtasını çok merak ediyorum batmadan önce ki halini görmek güzel olurdu, insanlığın geldiği en üst nokta vesaire diyorlar yaa, bana şimdi yaşadığımız zamankinden pek farklı değildir gibi geliyor. Şuanda da her türlü teknolojimiz var ama gene de savaşlar, kirli politikalar almış gitmiş durumda, kesin o zaman da öyleydi. Madem nasıl olduğunu zaten tahmin ediyorsun, ne diye merak ediyorsunuz derseniz. Haklısınız derim, o zaman vazgeçtim Mu’dan.



Köy Enstitülerinin kurulduğu döneme gitmek isterdim o halde. Ne zaman Köy Enstitüleriyle ilgili belgesel izlesem gözlerim dolu dolu oluyor. Keşke devamı gelebilseydi, her şey çok farklı olurdu o zaman, ikinci Kurtuluş Savaşı’ydı bizim için bence. Ama bu defa içimizdeki cahilliğe yenildik sanırım :( (tamam tamam işin siyasi yönü çok farklı, insanların cahilliği de onun bahanesi olsun  ne diyeyim :( )


Susmayıp da söylemek istediklerinizi söyleseydiniz acaba hayatınızda neler değişirdi?


Çok güzel soru kore delisi, tam damarıma bastın valla :) Seninle aynı cevabı vereceğim sanırım. “Hayır, ben kendi yolumdan tecrübe etmek istiyorum” diyebilmek isterdim. Öyle yapsaydım ne mi değişirdi hayatımda? Şimdi geleceğime daha bir umutla bakabilirdim örneğin. Kendi yolumu daha erken çizebilseydim, şimdi özellikle kariyerimde daha farklı bir yerde olurdum, özlemini duyduğum yaşam şekli de onunla birlikte gelirdi. Haa çook mu geç kaldım, tabi ki hayır! Önünde sonunda istediğim gibi şekillendireceğim hayatımı ama bir asfaltlı yoldan gitmek var bir de dolanbaçlı yoldan gitmek, ben kendimi dolanbaçlı yola soktuğumun yeni farkına vardım, geçmiş olsun bana :D Yine de durmak yok, ilerlemeye devam! Aja Aja Fighting :D


Şimdi geldi benim soracağım soruya :D


Eğer Hello Kitty olsaydınız, kurdelanız ne renk olurdu?




Şaka yahu Şaka :D Hahaha bi sinirleriniz hoplatayım dedim, gerçi ben her mim de bu soruyu görmek istiyorum artık :D Kitty’le çok samimi olduk da şu sıralar, canım Kitty’m benim :D :D

Asıl soru şimdi geliyor :D

Aş Kendini programını siz sunsaydınız hangi ülkeye gitmek ve özellikle nereyi görmek isterdiniz ?


Tabiki öncelikle Güney Kore, hatta mümkünse 22 temmuz'daki 51kafe'nin açılışına gitmek isterdim. So Ji Sub'um kafe işletmeye karar vermiş de, bir hayırlı olsuna gitmek güzel olurdu, bir de röportaj yapardım ne güzel :D


 


Bitti sorular. Şimdi geldi bu mimi bir yere paslamaya ama nereye :D Hommm  Lafea'ya gitsin bu sefer :) Ellerinden öper Lafea'cım bu mim ;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...