28 Şubat 2011 Pazartesi

Tadım tuzum yok bugün...

 



Haydarpaşa Garı http://www.arkaplan.gen.tr/
Haydarpaşa Garı (http://www.arkaplan.gen.tr/)

Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.
Zayıf.
Korkak.
Burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam
-Galip Usta-
tuhaf şeyler düşünmekle
meşhurdur:
“Kâat helvası yesem her gün” diye düşündü
5 yaşında.
“Mektebe gitsem” diye düşündü
10 yaşında.
“Babamın bıçakçı dükkânından
Akşam ezanından önce çıksam” diye düşündü
11 yaşında.
“Sarı iskarpinlerim olsa
kızlar bana baksalar” diye düşündü
15 yaşında.
“Babam neden kapattı dükkânını?”
Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına”
diye düşündü
16 yaşında.
“Gündeliğim artar mı?” diye düşündü
20 yaşında.
“Babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim?”
diye düşündü
21 yaşındayken.
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
22 yaşında.
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
23 yaşında.
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
24 yaşında.
Ve zaman zaman işsiz kalarak
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
50 yaşına kadar.
51 yaşında “İhtiyarladım” dedi,
“babamdan bir yıl fazla yaşadım.”
Şimdi 52 yaşındadır.
İşsizdir.
Şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına:
“Kaç yaşında öleceğim?
Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?”
diye düşünüyor.
Burnu sivri ve uzun.
Yanaklarının üstü çopur.


Denizde balık kokusuyla
Döşemelerde tahtakurularıyla gelir
Haydarpaşa garında bahar
Sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenlerden çıkıp


merdivenlerde duruyorlar.


Nazım Hikmet


 



25 Şubat 2011 Cuma

Finding Mr Destiny II

Efendim konumuz belli... Gong Yoo'nun hiç bir yerde bulunamayan son filmi Finding Mr Destiny.


Zira filmi bulsanız bile, bu defada türkçe altyazısı henüz çıkmamış olup, bırakın türkçesini ingilizcesini bile çıkaran bir baba-unninin henüz olmadığı gün gibi aşikar. Halbuki  ingilizcesi bir çıksa bizim korecanlar anında çevirirler ama maalesef bekleyiş sürmekte...


Ama ben bekleyemeyip begining level korecem ile çok da  anlıyormuşum gibi filmi izledim.
İnanır mısınız çokda beğendim, gayette net anlaşılıyor konu nedir? nereye bağlandı?


Hem o kadar drama seyretmişliğimiz var neden anlamayalım di mi :) Tabi kore dizi-filmlerine has felsefi replikleri, filmi altyazılı izlemeden anlamama imkan yok,  size sadece konu nedir, ilk izlenimlerim neler onları anlatmak istiyorum.


Esas kızımız paspal ama yetenekli bir müzikal gösteri yönetmenidir. Hali hazırda yeni müzikalinin provalarına başlarken  yakışıklı bir pilot olan erkek arkadaşından evlenme teklifini  de kapmıştır, zaten hangi paspal koreli kızımız bunu başaramamış ki, bize bu konuda kötü örnek olsalarda sinema-dizilerdeki örnekleri bi hayli fazla :)


Ama gözünü kırpmadan evlenme teklifini reddeder, bir de bunu kız kardeşi ile babası duymasınlar mı? evde kıyamet kopar, pilotumuz neden reddedildiğini bilmez ama kızın ailesi derdinin ne olduğunu çok iyi bilirler. Bizim kız hala ilk aşkına takmıştır kafasını, öyle okul yıllarından kalma bir aşk değildir bu, Hindistan'a giderken bir yaz aşkına tutulmuştur, ne olduysa da o zaman olmuştur. Zihni çocuğu hayal meyal hatırlasa da kalbinde bir kere yer etmiştir. O yüzden gönül ilişkilerinde bir türlü mutlu olamamaktadır.  Ailesi başlarda çok sesini çıkarmaz ama kızın ilk gençlik yıllarından kalma günlüğünü okumaktan da geri kalmazlar. Haliyle caaanım pilotu reddettiğinde evde kıyamet kopar. Altyazı yoktu ama babasının ona "kızım sen manyak mısın?" dediğine eminim :D


Bu olaylar olurken, esas oğlanımız Gong Yoo'nun aklına "zihni sinir" bir proje gelir.  Neden "İlk Aşk'ı Bulma" Acentasını açmayayım ki? der. Onun yerinde biz olsak "Niye açalım ki?"  derdik ama olsun :) Yavrum o zamana kadar hiç bir işte bir dikişi tutturamamıştır. Bu fikirden sonra bu defa köşeyi döneceğine emindir :)

Derken acentayı kurar, ilk günler önüne gelen manyak, onu bu şirketi kurup kuracağına pişman eder ama tamda bunlar olurken kızın babası gelir ofise, tek başına da değil üstelik, kızcağızıda yaka paça ofise kadar sürükler.  Kıza "Anlat kızım neyin nesidir, nerde tanıştın?" benzeri sorular sorup ağzından zorla laf almaya çalışırlar.  Böylelikle "İlk Aşk'ı Bulma" Acentası sonunda ilk müşterisini bulur. Asıl maceramızda orda başlar...

Başlarda nerdeyse kapı kapı "ilk aşk"ı ararlar ama olacak gibi değildir. Kızın babası yine olaya parmak atar ve kıza çaktırmadan kızın günlüğünü de oğlana verirler.  İlk Aşk macerasının asıl ayrıntılarını da bu günlükten öğreniyoruz, yer yer Hindistan'ın güzellikleri arasında kayboluyoruz hatta.


Aslında üstü kapalı anlatmaya çalışıyordum filmi ama yok ! yazdıkça yazasım var, en iyisi altyazı çıktıktan sonra detaylara girmeli. Şimdilik yazımı burada sonlandırıyorum oyüzden :)


Umarım en yakın zamanda altyazılar çıkarda daha büyük bir zevkle filmi izler ve kritiğini burda yaparız :)


3 Nisan itibariyle Edit: Filmin kendisi de türkçe altyazısı da çıkmıştır, şu adresten izleyebilirsiniz.


[slideshow]

15 Şubat 2011 Salı

Başka Dilde Aşk (2009)

Sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim...

Louis Aragon

Henüz bu filmi izlemediyseniz hem Türk hemde Dünya sinemasından değerli bir filmi izlemekten ne yazık ki mahrum kalmışsınız demektir. İşin doğrusu bende yeni izledim, hal böyleyken sıcacığı sıcağına filmin bana verdiği duygusal dalgalanmayla  sizide alıp bu filme sürüklemek istiyorum. Lütfen yazımın sonunda sizi kapısına kadar götürdüğüm sinemadan içeri adım atmayı ihmal etmeyin ve kendiniz içinde üstünde "Başka Dilde Aşk" yazan biletlerden  kesiverin, pişman olmayacaksınız söz...


Film kimin öyküsüyle başlıyor, kimin öyküsüyle bitiyor önce ordan başlayalım... Onur doğuştan işitme engelli, dış dünyanın sesine uzak olsada zaman zaman içinden kopan haykırışlarla sizi oturduğunuz yere yapıştırıveriyor, isyan ettiği sahnelerde onu ete kemiğe büründüren oyuncu ise Mert Fırat, kendisi aynı zamanda bu filmin iki senaristinden biri, diğeri ise İlksen Başarır. Ben yeni keşfediyorum onları ama onlar sinemayı çoktan keşfetmiş turlara başlamışlar, emin adımlarla da gidiyorlar. "Kitap gibi!" bir film yazmışlar daha ne olsun, filmi izleyipte karakterlerin iç dünyasını anlamamanız imkansız, bu bakımdan kitap gibi diyorum. Sizde bir şekilde tecribe etmişsinizdir, bir film izlemişsindir severek ama hala anlayamadığınız kendinize uzak bulduğunuz için durumunu algılayamadığınız kimi karakteri illa ki içinde barındırır, filmi de senaristin yazdığı öyküden dolayı değil sizin filmden çıkardığınız öyküden algılayabildiğiniz kadarıyla sevmişsinizdir...


Böyle filmler kötü müdür hayır, ama yine de bu yönüyle hep eksiktirler. "Başka Dilde Aşk" ise kesinlikle böyle filmlerden değil, eksiği yok fazlası var :) Size anlattığı insanlar film bitse bile içinizde biryerlerde konuklanıyor.  Filmi izlerken benim içim gitti herbirine. Onlar üzüldükçe... sustukça... ağladıkça... ve de isyan ettikçe içimden bir şeyler koptu. İşte filmi ilmik ilmik bir araya getiren o insanlar, inanın afişte boşuna yer kaplamıyorlar, filmi izledikten sonra ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.



Saadet Işıl Aksoy, eskiden beridir çok severim, sinemaya gönül vermiş genç yeteneklerimizden, artık olgunlaştı tabi o da ayrı ama bu filmde daha bir devleşmiş. Esas kızımızı oynuyor kendisi, bu rol için başka bir oyuncu olmazmış, illa ki Saadet Işıl gerekirmiş bu filme, iyikide oynamış oyüzden.


Mert Fırat, esas oğlanımız, öp başına koy böyle bir oyuncuyu, ağzım açık bir şekilde izledim,  filmi izlerken an be an canlandırdığı karaktere bizi yakınlaştırmasını çok iyi başarıyor. Süperdi...


Hele bu iki kişinin aşkı, nasılda temiz, özverili, büsbütün içten... Çok sevdim onları.



Yalnız onlar mı var filmde, birde bir küçük aile var abla kardeşten oluşan, kardeş sevgiside dünyanın en güzel, en özverili ilişkisi değil midir zaten? Tuğrul Türek (Kamuran) ve Şebnem Köstem'in (Handan) canlandırdığı Kamuran-Handan kardeşlerin öyküsü de bir başka sevgiyi anlatıyor...



Daha başka karakterler ve öykülerde var filmde, onları keşfetmesini size bırakıyorum :)Hatta önden bir tanıtım turuna davet ediyorum sizi, işte filmin fragmanı...







Kıssadan hisse böyleyken böyle,  Mavi'den kaptım bir sinema bileti, şimdide sıra sizde, eminim sizde beğeneceksiniz.


 


 


 

11 Şubat 2011 Cuma

Başka Dilde Aşk-Aşkın 'SUS' Hali (via İçim Dışım Bir)

Kendime açıktan açıktan not: bende izlicem bu filmi:)

Başka Dilde Aşk-Aşkın 'SUS' Hali   Bu filmi kuzen sayesinde izledim. Aslında ilk önce Sultancığımla gidicektik olmadı o tek gitti :D sonra gösterimden kalktı ben tam unutmuştum ki kuzen tutturdu alalımda izleleyimde. Neticede izledik iyi ki de izledik. Pişman değilim. mutluyum. Türk filimleride oluyomuş dedim ya. Vallahi olmuş bu. Filmin türü romantik drammı desem,hayatın gerçekleri mi desemm. Romantik komedi değil ama kesinlikle. Çok fazla acı var bu filmde.  Acı ama gerçekler … Read More

via İçim Dışım Bir

10 Şubat 2011 Perşembe

Finding Mr Destiny

[caption id="attachment_142" align="aligncenter" width="950" caption="Finding Mr Destiny"]Finding Mr Destiny[/caption]

Altyazısız da olsa izledim evet, hemide en hd kalitelisinden izledim, hiç pişman olmadım, hatta bi 10-15 defa daha seyretmek istiyorum ki tam sindireyim, bünyem biraz normale döndüğünde kritiğini bile yapacağım evet, ozamana kadar kedinin ciğere baktığı gibi sizde bu fotoya bakın durun emi:D

8 Şubat 2011 Salı

www.yeppudaa.com

www.yeppudaa.com
Çok seviyorum bu siteyi, Admin'i ve site ekibinin paylaşımlarında ne kadar içten ve yardımsever olduklarını bugün bir kez daha gördüm...
Derslerinden, sınavlarından, uyku saatlerinden feragat edip altyazı ve dizi yetiştirmeye çalışmaları bir yana bana bugün hayatımın hediyesini verdiler... İçimden hoplayıp zıplamak geliyor şu eşşek kadar halimle, hatta nasıl tarif etsem... Bir gumiho olsaydım, dokuz kuyruğumun dokuzuda fırlayıverirdi... Delirmedim hayır, sadece siz daha My girlfriend is a Gumiho'yu izlememişsiniz o kadar, izleseydiniz nasıl mutlu olduğumu hemen gözünüzde canlandırabilirdiniz:D

4 Şubat 2011 Cuma

http://kaktuscicegi.tumblr.com/

Ara ara tumblr.com'daki blogada bir şeyler yazıyorum, vay efendim görmedim, duymadım demeyin...

Bu hafta taktım kafayı Beethoven Virus'e, yad etmeden duramıyorum:D

http://kaktuscicegi.tumblr.com/

2 Şubat 2011 Çarşamba

Beethoven Virus Dizisinden Sevdiğim Sahneler - II

Bugünkü dersimizde "Cantus Firmus"u işliyoruz arkadaşlar... Öncelikle hocamızı dinleyelim, bakalım neymiş "Cantus Firmus" :)




Neymiş, ne değilmiş öğrendik, şimdi kim öğrendiklerini bizimle paylaşmak ister? Sen! Evet sen Du Ri Mi! :D





Kaynak:
Video Beethoven Virus adlı Kore Dizisinin 16. bölümünden alınan bir sahne ile hazırlanmıştır. Diziyi izlemeye hazır hale getirenler sırasıyla;

Upload: dr.bahaeddin
Altyazılar: Nano
Paylaşım Sitesi: www.yeppudaa.com

Beethoven Virus Dizisinden Sevdiğim Sahneler - I





Kaynak:
Video Beethoven Virus adlı Kore Dizisinin 16. bölümünden alınan bir sahne ile hazırlanmıştır. Diziyi izlemeye hazır hale getirenler sırasıyla;

Upload: dr.bahaeddin
Altyazılar: Nano
Paylaşım Sitesi: www.yeppudaa.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...